HIZLI ERİŞİM
E-Müvekkil Yönetim Sistemi Vekaletname Örneği Asgari Ücret Tarifesi Ödeme Bilgileri İnsan Kaynakları Sıkça Sorulan Sorular
GÜNCEL HABERLER
VITALE & PARTNERS
BİZDEN HABERLER
Avukatlık Ücreti Ve Avukatlık Ücret SözleşmeleriYargı Kararları Işığında Kişilik Haklarının Korunması Ve Medyanın Sorumluluğu
BAĞLANTILAR
Son Çıkan Kanunlar
UYAP
Yargıtay
Danıştay
Döviz Kuru
İstanbul Barosu
Türkiye Barolar Birliği
Resmi Gazete
İstanbul Ticaret Odası
Ne zaman emekli olurum?
TC Kimlik Sorgulama
Araç Sorgulama
Türk Telekom Rehber
KISAYOL

Yargı Kararları Işığında Kişilik Haklarının Korunması Ve Medyanın Sorumluluğu

Coşkun Ongun
 
I.     MEDYA ve ÖZGÜRLÜĞÜ
 
1.    BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİRİŞ
 
a.    Genel olarak
 
 
Demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargı üçgeninde biçimlenen erkler ayrılığı sistemi, toplumsal düzenin sürdürülmesinde temel dayanak noktasını oluşturur. Nasıl sav, savunma karar üçlüsü olmadan bağımsız bir yargı ve yargılamadan söz edilmez ise, yasama, yürütme ve yargı olmadan da demokratik bir yönetim sisteminden söz edilemez.
 
Gerek kamu nezdinde gerekse özel kurum ve kişilerce basının işlevini yerine getirmesine engel yaratabilecek eylemler, hem Anayasamızda hem de Basın Yasası’nda getirilen düzenlemelerle önlenmeye çalışılmıştır. Bu düzenlemeler çağdaş demokrasinin de bir gereğidir. Çünkü “gelişmiş” bir ülkede Yasama, Yürütme ve Yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak yazılı ve görsel basın yani “medya” gösterilir. Yazılı ve görsel basın araçları, yalnız halkın bilgi alma hakkını değil, yönlendirme ve bilinç oluşturmanın yanı sıra denetim göreviyle bürokrasiye karşı halkın sözcülüğü görevini de üstlenirler. Basının görevini özgürce yerine getirmesi “kamu yararı” kavramının hayata geçirilmesi ile doğru orantılıdır. Basının özgür olmadığı, çeşitli vesilelerle bazı kurum ve kişilerin boyunduruğunda olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceği gibi, hukuk devletinin işlerliğinden de söz edilemez. Bu tür durumlarda otorite gücünü pekiştirir; iktidar çevresi hızla ‘politbüro’ olmaya yönelir ve toplumun her kademesine nüfuz etmeye başlar. Basın özgürlüğünün gördüğü hasar, kısa sürede kişisel özgürlüğün de sonunun gelmesine neden olabilir. Her ne kadar bir ülkede, yürütmeye karşı yasama ve yargının varlığı ileri sürülüyor olsa da uzun süre iktidarda kalan yürütme erki, toplumun siyasi ve ekonomik gücünü elinde bulundurduğundan bir süre sonra Yasama ve Yargıya da hükmedecektir. Dünyada bunun birçok somut örneğine rastlamak olasıdır. Bu durumda dördüncü kuvvet denilen medya, politbürolaşan yönetimin denetimindeki üçlü güce karşı ikincil (ve de biricik) kuvvet konumuna yükselir. Yasaması, yürütmesi ve yargısı aynı senfoniyi çalan bir ülkede, farklı sesler ve melodiler bir tek “özgür basın” tarafından ortaya konur; konmalıdır.  
 
Basın özgürlüğünün kişilik haklarına müdahale etmemesi için, iki “kutsal kavramın” sınırlarının belirlenmesindeki formül basittir: Basın özgürlüğünün sınırları kişilik haklarının başladığı yerde sonlanır. Asıl tartışma konusu da burada doğar ve kişilik haklarının nerede başladığı sorusunda düğümlenir.
 
b.    Anayasal Güvence
 
Yürürlükteki 82 Anayasası basın özgürlüğünü Basın hürdür, sansür edilemez, hükmüyle teminat altına almıştır.
 
Basının asıl olarak işlevini düzenleyen ve de yayın yasaklarıyla ilgili koşulları düzenleyen 28. maddenin ilk fıkrası yukarıda belirttiğimiz üzere basın özgürlüğünü teminat altına almaktadır. Ancak bilindiği gibi konunun ayrıntılı istisnaları ilk fıkrayı takip etmektedir. Buna göre devam eden düzenlemelerde şu hükümler yer alır: Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27. maddeleri hükümleri uygulanır.
 
Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar. Tedbir yolu ile dağıtım hakim kararıyla; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili merci, bu kararını en geç yirmi dört saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim bu kararı en geç kırk sekiz saat içinde onaylamazsa, dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.
 
Anayasada yer alan ve belirli koşulların varlığıyla konulabilecek yayın ve dağıtım yasakları bulunmasına karşılık, basın özgürlüğü vurgusu her düzenlemede göze çarpmaktadır. Anayasa’nın 29. maddesinin üçüncü fıkrası, süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düş&uum

 

HUKUK HABERLERİ MAKALELER
İzmir Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı Yargı Kararları Işığında Kişilik Haklarının Korunması Ve Medyanın Sorumluluğu
Google şirketinin avukatı Gönenç Gürkaynak, 'İnternette dinamik bir mevzuat olması zorunluluğu vardır, sabitleyen bir mevzuat internetin doğasındaki akışkanlığa aykırıdır' dedi. İzmir Uluslararası Bilişim Hukuku Kur Coşkun Ongun   I.     MEDYA ve ÖZGÜRLÜĞÜ   1.    BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİRİŞ   a.    Genel olarak     Demokratik ü